- Katılım
- 4 Tem 2022
- Mesajlar
- 547
- Tepkime puanı
- 2
- Puanları
- 18
- Konum
- İstanbul
- Web sitesi
- kurumsalfirmaadresleri.com
"Çocuklarımızı iyi mi daha iyi yetiştirebiliriz?" sorusu tüm ebeveynlerin aklını meşgul eden ve cevabı aranan bir sorudur. Bu yazımızda sizlere büyülü formüller taktim etmek yerine genelde ebeveynlerin icra ettikleri hatalardan yola çıkarak ne yapmaları icap ettiğini 15 maddede sizlere sunmaya çalışacağız. Çocuk yetiştirmede hap bilgilerin, büyülü değneklerin, kısa müddette mucize değişimlerin beklentisi arasında olabilirsiniz fakat çocuğa yatırımın uzun bir süreç olduğunu, sabır ve emek istediğini, durağan değil dinamik bir süreç bulunduğunu unutmamamız gerekiyor.
1. Öncelikle kendinize yatırım yapın
Ebeveynler odaklarına çocuklarını aldıklarından bir müddet sonra kendilerini unutuyorlar. Kendilerine icra ettikleri yatırımları bencillik olarak algılayıp suçluluk duygusu yaşıyorlar. Uçak seferlerinde meydana getirilen uyarma benzer biçimde oksijen maskenizi önce kendinize, sonra çocuğunuza takının. Siz nefessiz kalırsanız çocuğunuza da yardımcı olamazsınız. Siz mutlu ve huzurlu olamazsanız çocuğunuza da benzer bir ortamı sunamazsınız. Depresif semptomlar gösteren ailelerin çocuklarında daha fazla davranış bozuklukları görülecektir.
2. Rol model olmaya çalışın
Çocuğunuzun nasıl olmasını istiyorsanız o olmaya çalışın. Hocanın “söylediğini yap yaptığını yapma taktiği” burada geçerli değildir. Çocuklar daha çok yansılamak ederek öğrenirler. Anne-babasını evde kitap okurken, ders çalışırken, bir mevzu üzerinde münazara yaparken görmeyen çocuktan yüksek bilimsel niteliği olan ilgi ve performans beklemek, “git odanda devamlı ders çalış” demek çocuğun kafasına ne kadar oturacaktır, hayatında ne kadar yer alacaktır?
3. Koşulsuz kabul ve sevgi gösterin
Ebeveynler çocuklara ön koşullu kabul ve sevgi dilini bir ihtimal farkına varmadan kullanmaktadırlar. Daha da önemlisi bunu hissettirmektedirler. “Aferin sana her zaman böyle güzel notlar al” diyen bir anne baba, “böyle güzel notlar alırsan sana methiye ve sevgi mesajları iletiriz” gizli mesajını da vermektedir. Dolayısıyla “senin fena not alman bizi üzer, sevgi ve methiye mesajını sana vermeyiz” gibi de anlaşılabilir. Halbuki çocuğun alması ihtiyaç duyulan bildiri, “seni her halinle seviyoruz ve kabul ediyoruz” olmalıdır.
4. Baş başa vakit geçirin
Genelde baş başa kaliteli vakit geçirmenin altı çizilir fakat çocuklarla baş başa zaman geçirmenin kendisi bile zor hale gelmiş durumda. Ama bizler tekrar paylaşımda bulunularak geçirilen zamandan bahsediyoruz, yoksa aynı mekânda yan yana olup da herkesin kendi halinde olduğu bir vakit diliminden değil.
5. Mükemmeli istemeyin
Her şeyde kusur gören, yapılan her işin dört dörtlük yapılmasını bekleyen, rahat kolay tatmin olmayan mükemmeliyetçi ebeveynler çocuklarında yetersizlik duygusu yaratırlar. Sınavdan 95 alan çocuğa neden 100 alamadığını, 100 alan çocuğa ondan başka 100 alan olup olmadığını sorarlar. Bu beklenti çocuğun naturel performansını da etkileyecek, eşlik eden kaygıyla beraber yapabileceği iyiyi de yapamayacak hale getirecektir.
6. Kimseyle kıyaslamayın
Sürekli başaklarıyla kıyaslanan çocuk kendini hep başkalarının gözüyle görmeye alışacak, kendi öz değerini kaybedecek, başkalarının onun görmek istediği gibi olmaya çaba edecektir. Bu ise insanı kendiliğinden uzaklaştırarak, başkalarına bağımlı hale getirir. Tüm insanlar biriciktir ve farklılıklarıyla güzeldir.
7. Duygusal zekaya yatırım yapın
Duygusal zekâ, duygusal farkındalık düzeyimiz ve duygularla başa çıkabilme becerimizdir. Çocuklarınıza yaşamın iniş ve çıkışlarıyla başa çıkma stratejilerini öğretin, çocuklarınızın öfke, tehlike, keder gibi olumsuz duygularını ifade etmelerine karşı çıkmayın ve çocuklarınızın olumsuz duygularını görmezden gelmeyin. Duygusal anları bir fırsata çevirerek çocuklarınıza önemli hayat dersleri verebilir ve onlarla daha çok yakınlaşabilirsiniz.
8. Sonucu değil dönemi, bireyi değil emeği takdir edin
Çalışma sürecindeki çabanın, gayretin, azmin, sebatın takdir edilmesi çocuğun mücadele gücünü geliştirecek, manevi motivasyonunu artıracaktır. Sonuç istenildiği benzer biçimde olmasa dahi çocuk pes etmeyecek yeniden hareket etme enerjisini kendinde bulacaktır. Sadece netice odaklılık, hedefe ulaşmak için her yolu mubah bulan bir anlayışı getirebileceği benzer biçimde, sürekli bireyi pohpohlamak da egonun şişmesine, kişinin kendini üstün görmesine niçin olabilecektir.
9. Anne-baba tutumlarınıza dikkat edin
Ebeveyn tutumları dediğimizde; bir uçta boş vermiş tutumdan diğer uçta otoriter tutuma kadar uzanan bir yelpazeden laf etmekteyiz. Bu tutumların ileride çocuğunuzun benlik alt yapısını oluşturacağını unutmayın. Çocuğunuzla her şeyi konuşup paylaşabileceğiniz, tehlike kültürü içermeyen, sorumluluk ve yardımcı veren, seçme ve laf hakkı tanınan, saygı duyulan demokratik tasarruf arasında yetiştirmeye çaba etmelisiniz.
10. Hayır deyin ve arkasında durun
Çocukların her istediklerinin altın tepside kendilerine sunulamayacağını öğrenmeleri gerekmektedir. Çocuk, her arzu ettiğini elde edemeyeceğini ilk önce sizin hayır demenizden ve duruşunuzdan öğrenecek, ileride kendi fizyolojik ve ruhsal kişisel alanını korumak adına bunu başkalarına uygulayabilecektir.
11. Tutarlı olun
Tutarlı olmak çocuklarımıza koyduğumuz sınırlarla ilgilidir. Çocuklar sınırları zorlayarak aşmak ve delmek isteyecek, sizler de sınırları korumaya doğrusu farklı olaylar karşısında bile aynı tutumu takınmaya çalışacaksınız. Böylece sizin sınırlarınız içselleştirilerek onun sınırları haline gelecek. Tabii ki burada çocuğunuza koyacağınız sınırların yaşına ve inkişaf seviyesine müsait olması icap ettiğini unutmamalısınız.
12. Olumluya odaklanın
Genelde ebeveynler çocuğun hatalarını ve olumsuz davranışlarını görerek onları düzeltme yoluna giderler. Bu tasarruf istenmeyenin daha fazla vurgu yapılmasına ve pekişmesine niçin olur. Bunun yerine çocuğun müspet davranışlarına odaklanmalı, istenen davranışı gösterdiğinde hemen müspet tepki verilerek genelde sözel olarak ödüllendirilerek pekişmesine çalışılmalıdır. Dolayısıyla istenmeyen huy yerine istenene odaklanılmış olur.
13. Başkalarıyla rekabet ettirmeyin
Sürekli başkalarıyla rekabet ettirilen çocuklar hem daha fazla strese maruz kalırlar bununla beraber oldukça fazla dış odaklı olurlar. Her davranışa geçtim-geçildim, kazandım-kaybettim bakış açısıyla bakmaya eğilimli olurlar. Her ferdin değişik yetenekleri bulunduğundan her alanda başkalarıyla rekabete girmenin bir anlamı da yoktur.
Önemli olan çocuğunuzun kendi kapasitesini en üst ölçüde kullanabilmesi, öz yeterliliklerini geliştirebilmesidir. Ebeveyn olarak “Çocuğum için hangisi en iyisidir?” sorusunu sormak gereklidir.
14. Sosyal becerilerini geliştirin
Çocuklarımızı sosyal ortamlara sokmak, onların sosyal öğrenme yoluyla kendi kendilerine öğrenmeleri beceri gelişimi için yeterli olmayabilir. Bu konuda çocuklar desteğe ve yönteme ihtiyaç duyarlar. Kendini anlatım edebilme, yazışma kurabilme, arkadaş edinme, empati kurma, başkasında teşekkür etme, başkasından özür dileme, sıkıntı çözme şeklinde sosyal becerileri örnek olacak biçimde birlikte deneyimlemelisiniz.
15. Çocuklarınıza güvenin
Çocuğunuzun her hal ve davranışından kuşku etmek, sürekli kontrol etmek, her şeyini kontrol etmek, ona saygı duymamak, yaşından ötürü seçimlerini önemsememek, yalan söyleme şeklinde uyarılarda bulunmak yerine ona güvendiğinizi hissettirerek “yapabilirsin, yapman için seni destekleyip yanında olacağız” benzer biçimde cesaretlendirmek gereklidir. Çocuğunuza güvenirseniz onun sorumluluğunu da geliştirmiş olursunuz.
1. Öncelikle kendinize yatırım yapın
Ebeveynler odaklarına çocuklarını aldıklarından bir müddet sonra kendilerini unutuyorlar. Kendilerine icra ettikleri yatırımları bencillik olarak algılayıp suçluluk duygusu yaşıyorlar. Uçak seferlerinde meydana getirilen uyarma benzer biçimde oksijen maskenizi önce kendinize, sonra çocuğunuza takının. Siz nefessiz kalırsanız çocuğunuza da yardımcı olamazsınız. Siz mutlu ve huzurlu olamazsanız çocuğunuza da benzer bir ortamı sunamazsınız. Depresif semptomlar gösteren ailelerin çocuklarında daha fazla davranış bozuklukları görülecektir.
2. Rol model olmaya çalışın
Çocuğunuzun nasıl olmasını istiyorsanız o olmaya çalışın. Hocanın “söylediğini yap yaptığını yapma taktiği” burada geçerli değildir. Çocuklar daha çok yansılamak ederek öğrenirler. Anne-babasını evde kitap okurken, ders çalışırken, bir mevzu üzerinde münazara yaparken görmeyen çocuktan yüksek bilimsel niteliği olan ilgi ve performans beklemek, “git odanda devamlı ders çalış” demek çocuğun kafasına ne kadar oturacaktır, hayatında ne kadar yer alacaktır?
3. Koşulsuz kabul ve sevgi gösterin
Ebeveynler çocuklara ön koşullu kabul ve sevgi dilini bir ihtimal farkına varmadan kullanmaktadırlar. Daha da önemlisi bunu hissettirmektedirler. “Aferin sana her zaman böyle güzel notlar al” diyen bir anne baba, “böyle güzel notlar alırsan sana methiye ve sevgi mesajları iletiriz” gizli mesajını da vermektedir. Dolayısıyla “senin fena not alman bizi üzer, sevgi ve methiye mesajını sana vermeyiz” gibi de anlaşılabilir. Halbuki çocuğun alması ihtiyaç duyulan bildiri, “seni her halinle seviyoruz ve kabul ediyoruz” olmalıdır.
4. Baş başa vakit geçirin
Genelde baş başa kaliteli vakit geçirmenin altı çizilir fakat çocuklarla baş başa zaman geçirmenin kendisi bile zor hale gelmiş durumda. Ama bizler tekrar paylaşımda bulunularak geçirilen zamandan bahsediyoruz, yoksa aynı mekânda yan yana olup da herkesin kendi halinde olduğu bir vakit diliminden değil.
5. Mükemmeli istemeyin
Her şeyde kusur gören, yapılan her işin dört dörtlük yapılmasını bekleyen, rahat kolay tatmin olmayan mükemmeliyetçi ebeveynler çocuklarında yetersizlik duygusu yaratırlar. Sınavdan 95 alan çocuğa neden 100 alamadığını, 100 alan çocuğa ondan başka 100 alan olup olmadığını sorarlar. Bu beklenti çocuğun naturel performansını da etkileyecek, eşlik eden kaygıyla beraber yapabileceği iyiyi de yapamayacak hale getirecektir.
6. Kimseyle kıyaslamayın
Sürekli başaklarıyla kıyaslanan çocuk kendini hep başkalarının gözüyle görmeye alışacak, kendi öz değerini kaybedecek, başkalarının onun görmek istediği gibi olmaya çaba edecektir. Bu ise insanı kendiliğinden uzaklaştırarak, başkalarına bağımlı hale getirir. Tüm insanlar biriciktir ve farklılıklarıyla güzeldir.
7. Duygusal zekaya yatırım yapın
Duygusal zekâ, duygusal farkındalık düzeyimiz ve duygularla başa çıkabilme becerimizdir. Çocuklarınıza yaşamın iniş ve çıkışlarıyla başa çıkma stratejilerini öğretin, çocuklarınızın öfke, tehlike, keder gibi olumsuz duygularını ifade etmelerine karşı çıkmayın ve çocuklarınızın olumsuz duygularını görmezden gelmeyin. Duygusal anları bir fırsata çevirerek çocuklarınıza önemli hayat dersleri verebilir ve onlarla daha çok yakınlaşabilirsiniz.
8. Sonucu değil dönemi, bireyi değil emeği takdir edin
Çalışma sürecindeki çabanın, gayretin, azmin, sebatın takdir edilmesi çocuğun mücadele gücünü geliştirecek, manevi motivasyonunu artıracaktır. Sonuç istenildiği benzer biçimde olmasa dahi çocuk pes etmeyecek yeniden hareket etme enerjisini kendinde bulacaktır. Sadece netice odaklılık, hedefe ulaşmak için her yolu mubah bulan bir anlayışı getirebileceği benzer biçimde, sürekli bireyi pohpohlamak da egonun şişmesine, kişinin kendini üstün görmesine niçin olabilecektir.
9. Anne-baba tutumlarınıza dikkat edin
Ebeveyn tutumları dediğimizde; bir uçta boş vermiş tutumdan diğer uçta otoriter tutuma kadar uzanan bir yelpazeden laf etmekteyiz. Bu tutumların ileride çocuğunuzun benlik alt yapısını oluşturacağını unutmayın. Çocuğunuzla her şeyi konuşup paylaşabileceğiniz, tehlike kültürü içermeyen, sorumluluk ve yardımcı veren, seçme ve laf hakkı tanınan, saygı duyulan demokratik tasarruf arasında yetiştirmeye çaba etmelisiniz.
10. Hayır deyin ve arkasında durun
Çocukların her istediklerinin altın tepside kendilerine sunulamayacağını öğrenmeleri gerekmektedir. Çocuk, her arzu ettiğini elde edemeyeceğini ilk önce sizin hayır demenizden ve duruşunuzdan öğrenecek, ileride kendi fizyolojik ve ruhsal kişisel alanını korumak adına bunu başkalarına uygulayabilecektir.
11. Tutarlı olun
Tutarlı olmak çocuklarımıza koyduğumuz sınırlarla ilgilidir. Çocuklar sınırları zorlayarak aşmak ve delmek isteyecek, sizler de sınırları korumaya doğrusu farklı olaylar karşısında bile aynı tutumu takınmaya çalışacaksınız. Böylece sizin sınırlarınız içselleştirilerek onun sınırları haline gelecek. Tabii ki burada çocuğunuza koyacağınız sınırların yaşına ve inkişaf seviyesine müsait olması icap ettiğini unutmamalısınız.
12. Olumluya odaklanın
Genelde ebeveynler çocuğun hatalarını ve olumsuz davranışlarını görerek onları düzeltme yoluna giderler. Bu tasarruf istenmeyenin daha fazla vurgu yapılmasına ve pekişmesine niçin olur. Bunun yerine çocuğun müspet davranışlarına odaklanmalı, istenen davranışı gösterdiğinde hemen müspet tepki verilerek genelde sözel olarak ödüllendirilerek pekişmesine çalışılmalıdır. Dolayısıyla istenmeyen huy yerine istenene odaklanılmış olur.
13. Başkalarıyla rekabet ettirmeyin
Sürekli başkalarıyla rekabet ettirilen çocuklar hem daha fazla strese maruz kalırlar bununla beraber oldukça fazla dış odaklı olurlar. Her davranışa geçtim-geçildim, kazandım-kaybettim bakış açısıyla bakmaya eğilimli olurlar. Her ferdin değişik yetenekleri bulunduğundan her alanda başkalarıyla rekabete girmenin bir anlamı da yoktur.
Önemli olan çocuğunuzun kendi kapasitesini en üst ölçüde kullanabilmesi, öz yeterliliklerini geliştirebilmesidir. Ebeveyn olarak “Çocuğum için hangisi en iyisidir?” sorusunu sormak gereklidir.
14. Sosyal becerilerini geliştirin
Çocuklarımızı sosyal ortamlara sokmak, onların sosyal öğrenme yoluyla kendi kendilerine öğrenmeleri beceri gelişimi için yeterli olmayabilir. Bu konuda çocuklar desteğe ve yönteme ihtiyaç duyarlar. Kendini anlatım edebilme, yazışma kurabilme, arkadaş edinme, empati kurma, başkasında teşekkür etme, başkasından özür dileme, sıkıntı çözme şeklinde sosyal becerileri örnek olacak biçimde birlikte deneyimlemelisiniz.
15. Çocuklarınıza güvenin
Çocuğunuzun her hal ve davranışından kuşku etmek, sürekli kontrol etmek, her şeyini kontrol etmek, ona saygı duymamak, yaşından ötürü seçimlerini önemsememek, yalan söyleme şeklinde uyarılarda bulunmak yerine ona güvendiğinizi hissettirerek “yapabilirsin, yapman için seni destekleyip yanında olacağız” benzer biçimde cesaretlendirmek gereklidir. Çocuğunuza güvenirseniz onun sorumluluğunu da geliştirmiş olursunuz.